12 Eylül 2009 Cumartesi

Hüznün Rengi

Sonunda yapraklar düşmeye başladı, yavaş yavaş...Kapılarımızın önü yaprak topaklarıyla doluyor. Bu daha başlangıç..Evet, evet sonbaharın başlangıcı.

Herkes yaz mevsimini, güneşi, denizi sevse de ben inadına bu havayı seviyorum işte. Camdan baktığımda puslu, hafif karanlık, dışarda üstünde bir hırkayla dolaşma hissi uyandıran havalar. Sessiz oluyor ortalık bu havalarda. Huzur kokuyor. Yazın o bunaltıcılığından kurtarmış kendini atmosfer, bulutlar güneşi saklıyor. Birazdan yağmaya başlayacak olan yağmurun kokusunu şimdiden içime çekiyorum.

Ne çok üşüyorum, ne çok daralıyorum sıcaktan. Pencerenin önüne oturup, bacaklarıma bir battaniye örtüp elimde kitabımla sessizliğe dalıyorum. Gri bulutların rengi odamı sarmış, perdelerim açık. Hava soğuk gözükse de değil aslında, sadece güneş yok. Üşüdüğümde hemen uzanıp bir yudum aldığım sıcak çikolatam var yanımda. Okumak neredeyse yaşam sebebim benim. Yaşamın acı gerçeklerinden uzaklaşıp bir anlığına, içinde kaybolduğum koskocaman birer dünya benim kitaplarım. İşte o an ben dünyanın en zengin insanıyım, kelimeler benim hazinem.

Bir de yağmur yağıyor şimdi. Muhteşem..Damlaların sesi..Toprağın o damlalarla buluştuğundaki sevinci görülmeye değer. Bence toprak da sonbaharı çok seviyor. Bu havalar da yalnız olmak lazım aslında. Gri gökyüzü yalnızlığı çağrıştırıyor bana. Kafamı dinleyebileceğim nadir anlardan biri. Tembellik demek yani...Bu ruh halimi seviyorum aslında. Daha doğrusu bu ruh haline girmek için fırsat kolluyorum.

Bunun arkasından bir de kış gelecek elbette. Bırrr..Soğuk kış günleri. Kar, sadece yağarken güzel bence. Bir de yağdıktan sonraki manzarası. Ama o soğukla yaşanmaz. Ayaz olur geceleri, sabahına gecenin ayazı eşlik eder. Yapraklar dökülmüştür, ağaçlar bir deri bir kemik misali..Burnunuzu atkının içine sokup o sıcaklıkla ısınmaya çalıştığınızda aklınıza güzelim yaz gelir. Ah, nerede güneş dersiniz. Baktığınız her yer bembeyaz. Herşey uykuda.

Gelmesin ya o soğuklar, ben ağaçların bu rengini seviyorum. Hüznün rengi diyorum bu alacalığa. Sarı, kahverengi, turuncu, kırmızı her yer. Huzur buluyorum. Kendimi böyle uzaklarda bir göl kıyısında ahşaptan bir kulübede yaşarken hayal etmekten başka bir şey yapamıyorum. Acaba olur mu bir gün bu? Varendamda bir hamağa kurulup, yaprakların hışırtısı içinde kitap okuyabilir miyim ki? Hayaller olmasa bu hayat çekilmez be...

Mevsimler her renk, benim sevdiğim renkse sonbahar..

3 yorum:

Stil Direktoru dedi ki...

Ben inatla yaz diyorum

alkım dedi ki...

o zaman tavsiye olunur efendim:(hayallerinizin mekanı)

ilbahar, yaz, sonbahar, kış...ve ilkbahar
bir ''kim ki duk'' filmi

Selcen dedi ki...

Stil direktörüm yazın yeri ayrı tabi:) Her mevsimin yeri farklı ya..

alkım, ilk fırsatta bakacağım filme..Çok merak ettim.